Mozart'ı Hiç Dinlemediniz!
- Didem Ülkü Demirci
- 29 Ağu
- 2 dakikada okunur

Wolfgang Amadeus Mozart'ı hepimiz tanırız. Onun eserleri, senfonilerden operalara kadar geniş bir yelpazede yer alır ve günümüzde milyonlarca kişi tarafından dinlenir. Ancak önemli bir nokta gözden kaçırılır: Modern dinleyici, Mozart’ın gerçekte duyduğu sesleri işitmemektedir. Bunun temel sebebi, akort sistemlerindeki tarihsel farklılıklardır.
18. yüzyılda kullanılan akort yöntemleri, günümüzde standart hale gelen eşit aralıklı sistem ile aynı değildi. Eşit aralıklı sistem, ya da diğer adıyla eşit temperaman, bir oktavın on iki eşit yarım sese bölünmesine dayanır. Bu yöntem, farklı tonaliteler arasında rahat geçiş imkânı sağlar; ancak bunun karşılığında sesler arasındaki doğal uyum kısmen bozulur. Örneğin, doğal akortta (just intonation) “tam beşli” aralığının frekans oranı 3:2 iken, eşit temperamanda bu oran küçük bir sapmaya uğrar. Bu sapma, tek tek notalarda fark edilmeyebilir, fakat bütün bir eserin akoru ve rezonansı açısından belirgin değişikliklere yol açar.
Mozart ve çağdaşları, eserlerini icra ederken daha çok doğal akort (just intonation) veya iyi düzenlenmiş akort (well-tempered tuning) sistemlerinden faydalanıyorlardı. Doğal akort, seslerin doğada kendiliğinden ortaya çıkan basit matematiksel oranlara göre düzenlenmesine dayanır. Bu nedenle kulağa son derece uyumlu gelir. Ancak dezavantajı, her tonalitede aynı derecede başarılı olmamasıdır. “İyi düzenlenmiş akort” sistemleri ise bu soruna çözüm olarak geliştirilmiş; sesler arasındaki oranlar kısmen değiştirilerek farklı tonalitelerin daha kabul edilebilir bir biçimde icra edilmesi sağlanmıştır. Johann Sebastian Bach’ın Das Wohltemperierte Klavier (İyi Düzenlenmiş Klavye) adlı eseri, bu sistemin bir müzikal manifestosu niteliğindedir.
Modern dinleyicinin Mozart deneyimi ile tarihsel gerçeklik arasındaki fark burada ortaya çıkar. Bugün Mozart’ın eserlerini dinlediğimizde, eşit temperaman sistemine göre akortlanmış piyanolar ve orkestralar aracılığıyla işitiriz. Bu, pratik nedenlerle yerleşmiş bir standarttır; ancak Mozart’ın kendi çağında duyduğu ses renkleri ve armonik dengeler bundan farklıydı. Dolayısıyla, çağdaş bir dinleyici Mozart’ın müziğini “modernleştirilmiş” bir formda tecrübe etmektedir.
Sıklıkla kullanılan beşliler çemberi (circle of fifths) de bu bağlamda yanlış anlaşılmaya müsaittir. Bugün tonal müziği açıklamada kullanılan bu teorik şema, bestecilerin doğrudan dayandığı bir yöntem değil, daha çok sonradan geliştirilmiş bir teorik çerçevedir. Mozart ve Beethoven gibi besteciler, eserlerini bu şemaya göre kurgulamadılar; onların müzik anlayışı, enstrümanların doğal rezonansı ve dönemsel akort pratikleriyle şekillenmişti.
Sonuç olarak, Mozart’ın besteleri günümüzde de büyüleyici etkisini korumaktadır. Ancak dinlediğimiz versiyonlar, modern akort sisteminin ürünü olan uyarlamalardır. Mozart’ın gerçekten işittiği sesleri deneyimlemek isteyen bir dinleyicinin, dönemin enstrümanlarıyla ve tarihsel akort sistemleriyle hazırlanmış icralara yönelmesi gerekir. Bu fark, Batı müzik tarihinde akort sistemlerinin yalnızca teknik bir ayrıntı olmadığını; aynı zamanda müzikal deneyimin doğrudan belirleyicisi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.




Yorumlar